FATİHA Süresinin Fazileti
1 sayfadaki 1 sayfası
FATİHA Süresinin Fazileti
Cenab-i Hak, Hadis-i Kudsi'de söyle buyuruyor: „ Ben Azimüssan, namaz suresi olan Fatiha suresini kulumla kendi aramda yariya taksim ettim. Fatiha suresinin yarisi benim, yarisi da kulumundur. Kulumun istedigi verilecektir.
Kul. Elhamdü lillahi Rabbil, alemiyn, deyince Cenab-i Hak, '-Kulum bana hamd etti (ögdü) buyurur.
Kul: Er'Rahmanir-Rahiym deyince Cenab-i Hak, '-Kulum beni sena etti' buyurur.
Kul: Maliki yevmiddin deyince Cenab-i Hak, '-Kulum beni temcid etti,buraya kadar benimdir.' buyurur
Kul: Iyyake'na'udu ve iyyake nesteiyn deyince Cenab-i Hak, '-Bu benimle kulum arasindadir. Kulum icin istedigi verilecektir' buyurur.
Kul: Ihdinassiratal-müstekiym. Siratalleziyne en'amte aleyhim, gayril-magdubi aleyhim veled'daalliyn deyince Cenab-i Hak, '-Burasi yalniz ve yalniz kulumundur. Kulumun istedigi hakkidir. Kulumun istedigi verilecektir.' buyurur.
Fatiha suresi Kur'an-i Kerimin 1. suresidir. Mekke'de nazil olmus (inmis)tir. Fatiha Kur'anin birinci suresi olmasi ve Kur'an'a ilk basinda Fatiha ile basladigi icin acan, acis yapan anlaminda "Fatiha" ismi verilmistir. Fatiha, Kur'anin anahtari mahiyetindedir.
Fatiha Suresi, 7 ayetli bir suredir. Kelime sayisi, 27 kelimedir, harf sayisi ise, 140 harftir.
Fatiha Suresi, Kur'anin özü ve özeti hakikatini kendinde toplamis olan feyzü bereketli bir sure-i celiledir. Onu her vesile ile dua olarak okumaniz bu gercegi düsünmemiz icin yeterlidir kanaatindeyim.
Fâtiha, "açilacak seylerin basi, ilk açilacak yer" demektir. Mukabili "hâtime"dir. Bu sûreye, Allah kelâminin basinda bulundugu yahut namazda ilk okunan sûre veya tümüyle ilk inen sûre olarak Fâtiha sûresi denilmistir.
Çogunlugun görüsüne göre Mekkî'dir ve yedi ayettir. Besmelenin sureden olup olmadigi ihtilâflidir. Surenin yirmiden fazla adi vardir. En meshurlari: Fâtiha, Ümmü'l-Kitap (Kitabin anasi), Ümmü'l-Kur'an, Seb'ul-Mesânî (tekrarlanan yedi), el-Hamd (konusma dilinde Elham)'dir. Surenin fasilasi Nûn ve Mim harfleridir. Bazi âlimlere göre Fâtiha sûresi, Kur'an'in bir özetidir. Tevhid, âhirette cezâ ve mükâfat, sadece Allah'a ibadet, sirat-i müstakim yani hidayet ve saadet yolu, geçmis topluluklarin ibret alinacak kissalarini hedef edinen Kur'ân'in bu ilk suresinde bütün bunlara temel teskil eden hususlar vardir. (Muhammed Abduh, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Hakim, Misir 1373 H., I, 37-3 . Böylece her namazda (cenaze namazi hariç) Fâtiha'yi okuyan bir müslüman namazin her rekâtinda Kur'an'in bir özetini okumus olmakta, Kur'an'a tabi olacagina dair Allah'a söz vermektedir.
Surenin fazileti ile ilgili birçok rivayet mevcuttur. Bunlardan birisi söyledir: "Bu surenin benzeri ne Tevrat'ta, ne Incil'de, ne Zebur'da ve ne de Kur'ân'da yoktur" (Ibnü'l-Cevzî, Zâdü'l-Mesirî, I, 10; Kurtubî, el-Câmiu'li Ahkâmü'l-Kur'an, I, 108).
Namazda okunmasi sebebiyle bir ismi de "es-Salât" olan Fâtiha hakkinda bir hadis-i kutside söyle buyurulmustur: "Namazi kulumla aramda ikiye ayirdim. Bir yarisi benimdir, diger yarisi kulumundur. Kuluma istedigi verilecektir. Kul: "Hamd alemlerin Rabbi Allah'adir" dedigi zaman, Allah: "Kulum bana hamdetti" der. Kul: "Rahman ve Rahim olan...'' dedigi zaman Allah: "Kulum bana senada bulundu" der. Kul: "Din gününün mâliki" dedigi zaman, Allah: "Kulum beni yüceltti" der. Kul: "Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardim dileriz " dedigi zaman, Allah: "Bu benimle kulum arasinda iki yaridir. Kuluma istedigi vardir" der. Kul: "Bizi dogru yola ilet. Nimet verdigin kimselerin yoluna. Kendilerine gazab edilmis olanlarin ve sapmislarin yoluna degil" dedigi zaman Allah: "Bunlar kulumundur, kuluma istedigi verilecektir" der" (Müslim, Salât,38, 40; Ebû Dâvûd, Salât, 132).
Besmele:
Berâe suresi disinda Kur'an-i Kerîm'de bütün sûrelerin basinda besmele (Bismillâhirrahmânirrahîm: Rahman ve Rahîm olan Allah'in adiyla baslarim) yer almaktadir.
Besmeledeki Allah adi yüce Rabbimizin en büyük adidir. O'nun doksandokuz adi vardir, fakat bunlar Allah adinin sifatlaridir. Allah ismi ise, Cenab-i Hakk'in bütün isimlerini toplamaktadir. Câhiliye Araplari müsrik olarak Allah'a inanirlar, yani O'nun yaninda putlara taparlardi. Bunlara ilâh (âlihe) derlerdi ve Allah adiyla yalniz Rabb'i kastederlerdi. Ilâh ismi de hem Allah'a hem de putlarina verilen bir isimdi. Bu bakimdan Allah isminin Türkçede karsiligi yoktur. Allah isminin kökü ve çogulu da bulunmaz.
Bismillâh'daki bâ harfi, "Allah'tan yardim dileyerek basliyorum" demektir. Rahman ve Rahîm isimleri, Allah'in isimlerinden olup, "rahmet" kökünden türemislerdir. Rahman'in tam karsiligi yoktur; çok merhamet eden, rahmeti her seyi kusatan diye çevrilmektedir. Rahîm de çok merhametli demektir; burada rahmet daha çok ahirette müminlere olan rahmeti anlamindadir. Genellikle Rahman: Bütün mahlûkati rahmetiyle yaratip besleyen, Rahîm:@Ahirette müminlere mükâfat, kâfirlere ceza verendir diye tefsir edilmistir.
Sure baslarinda bulunan Besmelenin Kur'an'dan ayet olup olmadigi hakkinda görüs birligiîe varilamamistir. Imam Sâfiî onun basinda bulundugu sûrelerin birer ayeti, Imam Mâlik onun ayet olmadigi, Ebu Hanife müstakil bir ayet oldugu kanaatine varmistir. Fakat besmelenin Kur'an'dan oldugunda süphe yoktur. Çünkü Hz. Peygamber: "Onu her surenin basina yazin" demistir. Besmelenin âyet veya sûreden bir âyet olup olmadigi hakkindaki ictihad farklari onun namazda okunmasinda da farkli ictihadlara yol açmistir. Imam Ebu Hanife besmelenin her rekâtta Fatiha'dan önce okunmasinin sart oldugunu, gizlice besmele çekmenin sünnet oldugunu söylemis, Imam Mâlik farz namazlarda besmele okunmasini caiz görmemis, Imam Sâfiî ile Imam Ahmed de besmeleyi her sureye dahil bir ayet gördüklerinden açik kiraatli namazlarda açiktan, gizli kiraatli namazlarda gizliden besmele okunmasinin farz oldugunu söylemislerdir.
Öteyandan her iyi ve güzel seydehbesmele ile baslamak Islâm'in prensiplerindendir. Besmele bütün islerin basidir, onsuz is eksiktir. Besmele çekmek, Allah'in birligini, rahmetini anmak ve O'na karsi gereken edep dairesinde Islâmî esaslarin ilk rüknünü ifa etmek demektir. Yine, hayvan keserken kasten besmele çekilmezse o hayvanin eti yenilmez.
Tefsir:
"Andolsun ki biz sana tekrarlanan yediyi ve su büyük Kur'an'i vermisizdir " (el-Hicr, 15/87) ayetinde Fâtiha suresi anilmistir. Surenin umûmî tefsiri söyledir: Kovulmus seytandan Allah'a siginirim. Rahman ve Rahîm olan Allah'in adiyla baslarim. "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun "(1). er-Rabb; Mâlik, mutasarrif demektir; yalniz Allah'in adidir. el-Alemin, âlem'in çoguludur, Allah'tan baska bütün varliklardir. Hamd yalniz O'nadir. Her seyde mutlak rububiyet O'nadir, O bütün kâinatin terbiyecisi, hâkimidir. Azamet, seref, ululuk, yaraticilik, icad O'na aittir. Allah'in rahmeti her seyi kusatmistir. Mükâfat ve cezayi yalnizca O verir.
O, Rahman ve Rahîmdir (2), Dünyada bütün yaratiklari ve âhirette yalniz mü'minleri esirgeyen, bagislayan O'dur.
Din gününün sahibidir (3), Mâlik; sahip demektir, mâliki veya meliki seklinde okunabilir. Din, burada ceza demektir. O'ndan baska kimsenin hükmünün geçmedigi Din günü, âhirette hesaba çekilme günüdür. O günde amellere ceza ve mükâfat vermek sadece O'na mahsustur. En güzel isimler ve sifatlar O'nundur.
Yalniz sana ibadet eder ve yalniz senden yardim dileriz(4). Yalniz sana kulluk ve itaat eder, ancak sana boyun egeriz; zira sen her türlü yücelige layiksin. Senden baska hiçbir güç kulluga ve muhtaçliga cevap veremez. Diledigimiz her seyi yalnizca senden dileriz, zaten senden baska yardimci da bulunmaz.
Bizi dogru yola ilet (5). Bizi Kur'ân yoluna, Islâm yoluna ilet. Sana yaklastiracak, bize hürriyetimizi kazandiracak yolu. Sen kimi dilersen onu hidayete erdirirsin. Bizi dosdogru yolunda iman üzere sabit kil, cennete gidenlerden eyle. Dogru yol hakkinda Hz. Peygamber (s.a.s.): "Dogru yol Allah'in kitabidir, Islâm'dir" buyurmustur (Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân, 14; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 1).
Nimet verdigin kimselerin yoluna (6). Yani peygamberler, siddiklar, sehidler, salih mü'minlerin yoluna ilet (bk. en-Nisâ, 4/69) Onlar ne güzel arkadastir, ne güzel müminlerdir.
Kendilerine gazab edilmis olanlarin ve sapmislarin yoluna degil (7). Yani Yahudiler ve Hiristiyanlarin (Tirmizî, Tefsir, 2; el-Mâide, 5/60, 77) veya Islâm'dan sapanlarin yoluna degil.
Onlar gibi bizi de helâk etme. Dogru yoldan sapan azginlardan degil, Resulunün dosdogru yolundan gidenler kil. Bizi heva ve hevesine uyan, büyüklenen, haktan sapân münâfiklardan ve kâfirlerden ayir, onlardan dualarin en güzeli ile sana siginiyor, sana dua ediyor ve yardimini bekliyoruz. duamizi kabul et.
Amin. Duamizi kabul et. Cemaatle namazda Imam sureyi bitirince cemaat Ebu Hanife'ye göre gizlice, Sâfii'ye göre açiktan âmin der (Alûsî, Rûhu'l-Meânî, I, 59-137; Kurtubî, Câmiu'l-Ahkâm, I, 133-149; Seyyid Kutub, Fi Zilâli'l-Kur'ân, I, 3646; M. Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, 56-145; Ibn Kesir, Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azim, I, 29).
Fâtiha ve Namaz:
Fâtiha'yi her gün her müslüman en az onyedi defa farz olan bes vakit namazda okumaktadir. Kütüb-i Sitte ve Ahmed b.Hanbel'de Ubâde b. es-Sâmit'ten rivayet edilen ''Fâtiha'yi okumayanin namazi olmaz" ve Ebu Hüreyre'den rivayet edilen "Kim kildigi namazda Fâtiha okumazsa onun namazi eksiktir, eksiktir, eksiktir." hadisleri namazda Fâtiha okumanin sart oldugunu göstermektedir. Cumhûr'un bu sekildeki ictihadina karsi Ebû Hanife. namazda üç kisa veya bir uzun âyet okumanin farz oldugunu, Fâtiha'nin ise vacip oldugunu söylemistir. Cumhûr da kendi arasinda namazin her rekâtinda Fâtiha'yi farz (Sâfiî, Mâlik) veya yalniz bir rekâtinda farz oldugunu söylemislerdir. Ebû Hanife, "Kur'an'dan kolayiniza geleni okuyunuz" hadisine göre amel etmistir (Buhâri, Iman, 15; Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Dâvûd, Salât, 132; Tirmizî, Salât, 1 10, 1 16; Nesâi, Iftitah, 1 23, 7; Ibn Mâce, Ikâme, 11, 72; el-Müzemmil, 73/20). Geçerli olan görüs Cumhûr'un görüsüdür.
Imama tabi olan, Sâfiî veya Hanbeli'ye göre Imam sesli yahut sessiz de okusa Fâtiha'yi okur; Hanefi'ye göre susar; Mâliki'ye göre sesli okumada susar, sessiz okumada o da içinden okur.
Fâtiha sûresini Arapça lafziyla bilmeyen, en kisa zamanda ögreninceye kadar Imam Azam Ebû Hanife'ye göre kendi dilinde tercümesiyle namaz kilabilir (Ibnü'l-Cevzî, Zâdü'l-Mesir, 7-8; Cessâs, Ahkâmu'l-Kur'an, I, 18-20; Kurtubî, a.g.e., 119).
Kul. Elhamdü lillahi Rabbil, alemiyn, deyince Cenab-i Hak, '-Kulum bana hamd etti (ögdü) buyurur.
Kul: Er'Rahmanir-Rahiym deyince Cenab-i Hak, '-Kulum beni sena etti' buyurur.
Kul: Maliki yevmiddin deyince Cenab-i Hak, '-Kulum beni temcid etti,buraya kadar benimdir.' buyurur
Kul: Iyyake'na'udu ve iyyake nesteiyn deyince Cenab-i Hak, '-Bu benimle kulum arasindadir. Kulum icin istedigi verilecektir' buyurur.
Kul: Ihdinassiratal-müstekiym. Siratalleziyne en'amte aleyhim, gayril-magdubi aleyhim veled'daalliyn deyince Cenab-i Hak, '-Burasi yalniz ve yalniz kulumundur. Kulumun istedigi hakkidir. Kulumun istedigi verilecektir.' buyurur.
Fatiha suresi Kur'an-i Kerimin 1. suresidir. Mekke'de nazil olmus (inmis)tir. Fatiha Kur'anin birinci suresi olmasi ve Kur'an'a ilk basinda Fatiha ile basladigi icin acan, acis yapan anlaminda "Fatiha" ismi verilmistir. Fatiha, Kur'anin anahtari mahiyetindedir.
Fatiha Suresi, 7 ayetli bir suredir. Kelime sayisi, 27 kelimedir, harf sayisi ise, 140 harftir.
Fatiha Suresi, Kur'anin özü ve özeti hakikatini kendinde toplamis olan feyzü bereketli bir sure-i celiledir. Onu her vesile ile dua olarak okumaniz bu gercegi düsünmemiz icin yeterlidir kanaatindeyim.
Fâtiha, "açilacak seylerin basi, ilk açilacak yer" demektir. Mukabili "hâtime"dir. Bu sûreye, Allah kelâminin basinda bulundugu yahut namazda ilk okunan sûre veya tümüyle ilk inen sûre olarak Fâtiha sûresi denilmistir.
Çogunlugun görüsüne göre Mekkî'dir ve yedi ayettir. Besmelenin sureden olup olmadigi ihtilâflidir. Surenin yirmiden fazla adi vardir. En meshurlari: Fâtiha, Ümmü'l-Kitap (Kitabin anasi), Ümmü'l-Kur'an, Seb'ul-Mesânî (tekrarlanan yedi), el-Hamd (konusma dilinde Elham)'dir. Surenin fasilasi Nûn ve Mim harfleridir. Bazi âlimlere göre Fâtiha sûresi, Kur'an'in bir özetidir. Tevhid, âhirette cezâ ve mükâfat, sadece Allah'a ibadet, sirat-i müstakim yani hidayet ve saadet yolu, geçmis topluluklarin ibret alinacak kissalarini hedef edinen Kur'ân'in bu ilk suresinde bütün bunlara temel teskil eden hususlar vardir. (Muhammed Abduh, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Hakim, Misir 1373 H., I, 37-3 . Böylece her namazda (cenaze namazi hariç) Fâtiha'yi okuyan bir müslüman namazin her rekâtinda Kur'an'in bir özetini okumus olmakta, Kur'an'a tabi olacagina dair Allah'a söz vermektedir.
Surenin fazileti ile ilgili birçok rivayet mevcuttur. Bunlardan birisi söyledir: "Bu surenin benzeri ne Tevrat'ta, ne Incil'de, ne Zebur'da ve ne de Kur'ân'da yoktur" (Ibnü'l-Cevzî, Zâdü'l-Mesirî, I, 10; Kurtubî, el-Câmiu'li Ahkâmü'l-Kur'an, I, 108).
Namazda okunmasi sebebiyle bir ismi de "es-Salât" olan Fâtiha hakkinda bir hadis-i kutside söyle buyurulmustur: "Namazi kulumla aramda ikiye ayirdim. Bir yarisi benimdir, diger yarisi kulumundur. Kuluma istedigi verilecektir. Kul: "Hamd alemlerin Rabbi Allah'adir" dedigi zaman, Allah: "Kulum bana hamdetti" der. Kul: "Rahman ve Rahim olan...'' dedigi zaman Allah: "Kulum bana senada bulundu" der. Kul: "Din gününün mâliki" dedigi zaman, Allah: "Kulum beni yüceltti" der. Kul: "Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardim dileriz " dedigi zaman, Allah: "Bu benimle kulum arasinda iki yaridir. Kuluma istedigi vardir" der. Kul: "Bizi dogru yola ilet. Nimet verdigin kimselerin yoluna. Kendilerine gazab edilmis olanlarin ve sapmislarin yoluna degil" dedigi zaman Allah: "Bunlar kulumundur, kuluma istedigi verilecektir" der" (Müslim, Salât,38, 40; Ebû Dâvûd, Salât, 132).
Besmele:
Berâe suresi disinda Kur'an-i Kerîm'de bütün sûrelerin basinda besmele (Bismillâhirrahmânirrahîm: Rahman ve Rahîm olan Allah'in adiyla baslarim) yer almaktadir.
Besmeledeki Allah adi yüce Rabbimizin en büyük adidir. O'nun doksandokuz adi vardir, fakat bunlar Allah adinin sifatlaridir. Allah ismi ise, Cenab-i Hakk'in bütün isimlerini toplamaktadir. Câhiliye Araplari müsrik olarak Allah'a inanirlar, yani O'nun yaninda putlara taparlardi. Bunlara ilâh (âlihe) derlerdi ve Allah adiyla yalniz Rabb'i kastederlerdi. Ilâh ismi de hem Allah'a hem de putlarina verilen bir isimdi. Bu bakimdan Allah isminin Türkçede karsiligi yoktur. Allah isminin kökü ve çogulu da bulunmaz.
Bismillâh'daki bâ harfi, "Allah'tan yardim dileyerek basliyorum" demektir. Rahman ve Rahîm isimleri, Allah'in isimlerinden olup, "rahmet" kökünden türemislerdir. Rahman'in tam karsiligi yoktur; çok merhamet eden, rahmeti her seyi kusatan diye çevrilmektedir. Rahîm de çok merhametli demektir; burada rahmet daha çok ahirette müminlere olan rahmeti anlamindadir. Genellikle Rahman: Bütün mahlûkati rahmetiyle yaratip besleyen, Rahîm:@Ahirette müminlere mükâfat, kâfirlere ceza verendir diye tefsir edilmistir.
Sure baslarinda bulunan Besmelenin Kur'an'dan ayet olup olmadigi hakkinda görüs birligiîe varilamamistir. Imam Sâfiî onun basinda bulundugu sûrelerin birer ayeti, Imam Mâlik onun ayet olmadigi, Ebu Hanife müstakil bir ayet oldugu kanaatine varmistir. Fakat besmelenin Kur'an'dan oldugunda süphe yoktur. Çünkü Hz. Peygamber: "Onu her surenin basina yazin" demistir. Besmelenin âyet veya sûreden bir âyet olup olmadigi hakkindaki ictihad farklari onun namazda okunmasinda da farkli ictihadlara yol açmistir. Imam Ebu Hanife besmelenin her rekâtta Fatiha'dan önce okunmasinin sart oldugunu, gizlice besmele çekmenin sünnet oldugunu söylemis, Imam Mâlik farz namazlarda besmele okunmasini caiz görmemis, Imam Sâfiî ile Imam Ahmed de besmeleyi her sureye dahil bir ayet gördüklerinden açik kiraatli namazlarda açiktan, gizli kiraatli namazlarda gizliden besmele okunmasinin farz oldugunu söylemislerdir.
Öteyandan her iyi ve güzel seydehbesmele ile baslamak Islâm'in prensiplerindendir. Besmele bütün islerin basidir, onsuz is eksiktir. Besmele çekmek, Allah'in birligini, rahmetini anmak ve O'na karsi gereken edep dairesinde Islâmî esaslarin ilk rüknünü ifa etmek demektir. Yine, hayvan keserken kasten besmele çekilmezse o hayvanin eti yenilmez.
Tefsir:
"Andolsun ki biz sana tekrarlanan yediyi ve su büyük Kur'an'i vermisizdir " (el-Hicr, 15/87) ayetinde Fâtiha suresi anilmistir. Surenin umûmî tefsiri söyledir: Kovulmus seytandan Allah'a siginirim. Rahman ve Rahîm olan Allah'in adiyla baslarim. "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun "(1). er-Rabb; Mâlik, mutasarrif demektir; yalniz Allah'in adidir. el-Alemin, âlem'in çoguludur, Allah'tan baska bütün varliklardir. Hamd yalniz O'nadir. Her seyde mutlak rububiyet O'nadir, O bütün kâinatin terbiyecisi, hâkimidir. Azamet, seref, ululuk, yaraticilik, icad O'na aittir. Allah'in rahmeti her seyi kusatmistir. Mükâfat ve cezayi yalnizca O verir.
O, Rahman ve Rahîmdir (2), Dünyada bütün yaratiklari ve âhirette yalniz mü'minleri esirgeyen, bagislayan O'dur.
Din gününün sahibidir (3), Mâlik; sahip demektir, mâliki veya meliki seklinde okunabilir. Din, burada ceza demektir. O'ndan baska kimsenin hükmünün geçmedigi Din günü, âhirette hesaba çekilme günüdür. O günde amellere ceza ve mükâfat vermek sadece O'na mahsustur. En güzel isimler ve sifatlar O'nundur.
Yalniz sana ibadet eder ve yalniz senden yardim dileriz(4). Yalniz sana kulluk ve itaat eder, ancak sana boyun egeriz; zira sen her türlü yücelige layiksin. Senden baska hiçbir güç kulluga ve muhtaçliga cevap veremez. Diledigimiz her seyi yalnizca senden dileriz, zaten senden baska yardimci da bulunmaz.
Bizi dogru yola ilet (5). Bizi Kur'ân yoluna, Islâm yoluna ilet. Sana yaklastiracak, bize hürriyetimizi kazandiracak yolu. Sen kimi dilersen onu hidayete erdirirsin. Bizi dosdogru yolunda iman üzere sabit kil, cennete gidenlerden eyle. Dogru yol hakkinda Hz. Peygamber (s.a.s.): "Dogru yol Allah'in kitabidir, Islâm'dir" buyurmustur (Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân, 14; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 1).
Nimet verdigin kimselerin yoluna (6). Yani peygamberler, siddiklar, sehidler, salih mü'minlerin yoluna ilet (bk. en-Nisâ, 4/69) Onlar ne güzel arkadastir, ne güzel müminlerdir.
Kendilerine gazab edilmis olanlarin ve sapmislarin yoluna degil (7). Yani Yahudiler ve Hiristiyanlarin (Tirmizî, Tefsir, 2; el-Mâide, 5/60, 77) veya Islâm'dan sapanlarin yoluna degil.
Onlar gibi bizi de helâk etme. Dogru yoldan sapan azginlardan degil, Resulunün dosdogru yolundan gidenler kil. Bizi heva ve hevesine uyan, büyüklenen, haktan sapân münâfiklardan ve kâfirlerden ayir, onlardan dualarin en güzeli ile sana siginiyor, sana dua ediyor ve yardimini bekliyoruz. duamizi kabul et.
Amin. Duamizi kabul et. Cemaatle namazda Imam sureyi bitirince cemaat Ebu Hanife'ye göre gizlice, Sâfii'ye göre açiktan âmin der (Alûsî, Rûhu'l-Meânî, I, 59-137; Kurtubî, Câmiu'l-Ahkâm, I, 133-149; Seyyid Kutub, Fi Zilâli'l-Kur'ân, I, 3646; M. Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, 56-145; Ibn Kesir, Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azim, I, 29).
Fâtiha ve Namaz:
Fâtiha'yi her gün her müslüman en az onyedi defa farz olan bes vakit namazda okumaktadir. Kütüb-i Sitte ve Ahmed b.Hanbel'de Ubâde b. es-Sâmit'ten rivayet edilen ''Fâtiha'yi okumayanin namazi olmaz" ve Ebu Hüreyre'den rivayet edilen "Kim kildigi namazda Fâtiha okumazsa onun namazi eksiktir, eksiktir, eksiktir." hadisleri namazda Fâtiha okumanin sart oldugunu göstermektedir. Cumhûr'un bu sekildeki ictihadina karsi Ebû Hanife. namazda üç kisa veya bir uzun âyet okumanin farz oldugunu, Fâtiha'nin ise vacip oldugunu söylemistir. Cumhûr da kendi arasinda namazin her rekâtinda Fâtiha'yi farz (Sâfiî, Mâlik) veya yalniz bir rekâtinda farz oldugunu söylemislerdir. Ebû Hanife, "Kur'an'dan kolayiniza geleni okuyunuz" hadisine göre amel etmistir (Buhâri, Iman, 15; Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Dâvûd, Salât, 132; Tirmizî, Salât, 1 10, 1 16; Nesâi, Iftitah, 1 23, 7; Ibn Mâce, Ikâme, 11, 72; el-Müzemmil, 73/20). Geçerli olan görüs Cumhûr'un görüsüdür.
Imama tabi olan, Sâfiî veya Hanbeli'ye göre Imam sesli yahut sessiz de okusa Fâtiha'yi okur; Hanefi'ye göre susar; Mâliki'ye göre sesli okumada susar, sessiz okumada o da içinden okur.
Fâtiha sûresini Arapça lafziyla bilmeyen, en kisa zamanda ögreninceye kadar Imam Azam Ebû Hanife'ye göre kendi dilinde tercümesiyle namaz kilabilir (Ibnü'l-Cevzî, Zâdü'l-Mesir, 7-8; Cessâs, Ahkâmu'l-Kur'an, I, 18-20; Kurtubî, a.g.e., 119).
{(dinleyici)}- Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 21/08/10
Nerden : almanya
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz